22 Eylül 2007 Cumartesi

9- Levon Panos Dabağyan Türktür!

Geçen haftaki yazım farklı kişileri ateşlemiş. Bunlardan biri de, yazıda adı geçen Sevgili dostum ve adaşım Selcen Doğan Ağakay. Büyük bir heyecan içinde beni arayıp “Acilen çocukluk fotoğraflarımızdan birini gönder, dostluğumuz üzerine yazdım, üstelik bizi bir de Orhan Pamuk’a bağladım” dedi gülerek. Hayatlarımızın yoğunluğu ve evler arasında bölünmüşlüğü içinde, ikimiz de çocukluk fotoğraflarımız için annelerimize başvurmak zorunda kaldık. Basılı basında (bunu da ben uydurdum, medyaya yaptığım bu katkı, eminim, internet basını büyüdükçe, benim adımla yayılacaktır. Selcen’in basılı basını :). Bu yeni terimimi kullanacaklar ve yayacaklara anlam hizmeti de vereyim, basılı basın matbaa zorunluluğu olan basın demek).. İki nokta koydum çünkü bir önceki cümleyi baştan alalım, malum sevgili okuyucu (dikkat küçük harf :)) siz benim kafamın işleyiş hızına yetişemez, anlayamaz, sonra da beni suçlayabilirsiniz, “Amma da karışık yazıyor” diye… (Yeni cümleye yeni paragraf yakışır.)

Basılı basında, yazı teslim etme günü, sayfa yaptırma günü ve matbaaya gitme günü vardır. Dolayısıyla cumartesi çıkacak bir yazının Salı akşamı yazılıp bitirilmesi ve Çarşamba günü de sayfasının yapılması gerekir. Velhasıl kalan bir gün bize fotoğraf bulmamız için yetmedi.
Sizi üzecek haberi de şimdiden vereyim, öyle diğer dergilere verdiğim gibi “tarz” bir fotoğrafımı vermedim, alçı-boya-koli üçgeninde bilgisayarıma ulaştığıma şükredip, bu sayfada gördüğünüz fotoğrafı gönderdim.
Adaş dostumun yazısını önceden okuyabilirdim ama sizinle birlikte bekleme heyecanını paylaşmak istedim. Cumartesi günü, Türkiye’nin en çok satan gazetesini, 635 binlik tirajıyla en yakın rakibi Hürriyet’e 65 binlik fark atan Posta’yı satın alınız, Alışveriş ekini açınız, Selcen Doğan Ağakay’ın yazısını okuyunuz. Eminim, hemcinslerimizin hayatına attığı keskin bakışlarla, kısa sürede onun köşesinin de müdavimlerinden olacaksınız.

İkinci üzücü haber ise, polis-asker yazımızın önümüzdeki haftalara kalması… Hem daha görüş alınacak kişiler var, hem akıp giden bir “gerçek” hayat (Hani hep derler ya, “filanca gerçek hayatında şöyledir, böyledir” diye. İşte buradan da gizlice itiraf etmiş oluyorum ki, benim gerçek bir hayatım var ve siz sahte hayatımın bir parçasısınız :)). Ve malum başka başka öncelikler… Karşılıklı gerilmeyelim ve siz belirsizliğin heyecanı içinde bekleyin diye tarih belirlemiyorum.

* * *

Af önerisinin ağar siyasi bedeli

Geçtiğimiz hafta, Güneydoğu illerini kapsayan bir geziye çıkan DYP Başkanı Mehmet Ağar, daha ilk durağı Diyarbakır’da keskin zekâsını ve geçmişten hiç ders almadığını gösteren siyasi laflar etmeye başladı.
Neymiş?
- “PKK üyeleri, dağda silahla gezeceklerine, ovada siyaset yapacaklar”mış.
Başyazarımız Tuncer Bahçivan’ın yazdığı gibi “Liderleri, tescilli katilleri milletvekili mi yapacak, başbakan mı?” sayın Ağar…
Neymiş?
- “Tüm riskleri üstlenir”miş.
Herhalde terörden yorulan örgüt üyeleri, DTP’de, AKP’de ve DYP’de Ağar’la omuz omuza siyasete girecek. Kendisi bir rehabilitasyon merkezi başkanı edasıyla, onları kendisi gibi Doğru Yola getirecek.
Herhalde….
Kendine yeni bir taban hazırlamaya çalışıyor sayın Ağar.
Herhalde…
Tuncer Bahçivan’ın rivayeti üzere… “Atlantik’ten wahiy geldi” Mehmet Ağar’a…
(Linki veriyorum, Tuncer Bahçivan’ın yazısını okuyunuz… http://www.gazeteci.tv/yazarDetay.asp?GuvenlikID=67O68O65O ve hatta son yazısını http://www.gazeteci.tv/yazarDetay.asp?GuvenlikID=67O69O69O )

“Derin devlet”in bir şahsiyeti olarak fısıldanan Ağar, sanırız Atlantik hükümetinin sadık bir takipçisi. Malum Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de, “Ağar’ın sözlerini dikkatle okumak gerekir” diyerek kendisine destek, kendince de askere köstek oldu.
Anavatan partisi başkanı Erkan Mumcu da, “askerlerin siyasileri eleştirme hakkı olmadığını” söyleyerek halka hangi tarafta yer almamaları gerektiğini bir kere daha gösterdi. Kendisinin hangi yörüngeler de olduğunu da…
Sonra pişman olmuş herhalde Mumcu çünkü beyanını düzeltti ve Ağar’ın sözlerini tasvip etmediğini söyledi.

“Sayın genel başkan yanlış anlaşılmamıştır, yanlış konuşmuştur” diyen Deniz Baykal’ı ise, siyasi görüşünü paylaşsak da, paylaşmasak da tebrik etmek gerekir.
Çarşamba akşamı, Son Baskı programında, “Muhalafet, Ağar’ı hain, işbirlikçi olarak göstermek istiyor. Baykal’ın görüşleri askerden ayrı düşmüyor, sanki Baykal’ın politikası genelkurmay karargâhında üretiliyor gibi” diyen Ergun Babahan ise, bir siyasi partiyle genelkurmay arasında paralellik olmasının doğru yol olduğunu bilmiyor herhalde…
Genelkurmay karargâhı milletin birlik ve bütünlüğünü korumak için vardır. Bir siyasi parti lideriyle genelkurmay arasındaki paralellik, o lidere saygınlık katar, iftihar sebebidir.

Peki tüm bunlar olurken, Türk Milliyetçiliğini temsil etmesi gereken Sayın Devlet Bahçeli neden susuyor?

“Ben Türkiye’nin geleceği, rejimin laik yapısıyla ilgili her zaman konuşurum” diyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bir kere daha gösterdi ki, Türk Silahlı Kuvvetleri vatanın birliği, bütünlüğü konusunda her zaman konuşacaktır, gerekirse silahını kullanacaktır. “Hangi zat iktidarsa olursa olsun”, TSK Ata’nın emanetini koruyacaktır. TSK’nın bu yöndeki kararlılığını da, 3-5 tane politikacı eskizi ve beyanları engelleyemez.

Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a hainlere karşı tavrı sebebiyle bir kere daha teşekkür etmek gerekir. Bu topraklarda hainler çıkacaktır, bu hainlerin başını ezecek kahramanlar da çıkacaktır.
Büyükanıt da o kahramanlardan biridir.

* * *

Cumhurbaşkanımıza yakışan tavır

Orhan Pamuk ve Nobel tartışmaları daha sürecek. Bazı tartışma programlarında %97 gibi ezici bir çoğunluk Pamuk ödülü iade etsin dese de, bazıları “gönülden bu büyük yazarı” tebrik etse de, Pamuk ödülünden ayrılmayacak, başarı için her yol mubah diyenlere neon ışıklarıyla başarıya giden yolu gösterecektir. Sonra da basın toplantısında, kekeleyerek ağzından çıkanları geri almaya çalışacaktır. “Yok ben sayı vermedim, olaya dikkat çekmek istedim”…
Tedirgin halini görünce, içimizden bir acıma hissi geçmedi değil.

Artık halk olarak hepimiz Nobel’in siyasi bir ödül olduğunu, hangi yollarla kazanıldığını öğrendik.
Orhan Pamuk’un ne olduğu ise zaten biliyoruz. Fazla yazıp çizmeye gerek yok.
Bilmediğimiz Ermeni asıllı gazeteci-yazar Levon Panos Dabağyan’ın Türk olduğudur. Türklük’ün izi, kan veya kafatası ölçüsünde değildir. Bu toprakların cefasını çekme ölçüsündedir Türklük.

Levon Panos Dabağyan ne kadar Türkse, Orhan Pamuk da o kadar Türk değildir.
Türkiye Cumhurbaşkanı da bunu açıkça göstermiştir.
Başarılı Türk sporcularını, Türk sanatçılarını, Türk bilim adamlarını, Türk yazarlarını kutlamak Sayın Cumhurbaşkanının görevidir ve bunu yapar. Türk’e düşman olanları da kutlamamak aynı görevin gereğidir.
Sayın Ahmet Necdet Sezer, Türkiye Cumhurbaşkanlığına yakışan tavrı göstermiştir. Görev konusundaki hassasiyetini büyük saygıyla karşıladık.



ORTAYA ORTADAN KARIŞIK

* İlk kapalı devre televizyonumuz… INTERTV
Türkiye’nin ilk internet üzerinden yayın yapan kapalı devre televizyon sistemi INTERTV, şirketlere bayram armağanı veriyor. 15-31 Ekim tarihleri arasında başvuran kurumlara 3 aylık yayın ücretsiz. Önümüzdeki hafta INTERTV yöneticileriyle yaptığım mini röportaj bu köşede yer alacak, ben önceden detaylı bilgi alayım ve hemen bu kapalı devre televizyon sistemini kurdurayım diyorsanız… intertv.com.tr / 0 212 351 82 05

* Bedava yoga dersleri
Bilgi Üniversitesi, benim takip ettiğim kadarıyla 2 senedir Cuma günleri, Dolapdere kampüsünde Sahaja Yoga dersleri veriyor. Üstelik dersler herkese açık ve giriş ücretsiz. Cuma günleri 16.30’da başlayan derslerle ilgili detaylı bilgi almak için Yrd. Doç. Andrei Ratiu’yla görüşebilirsiniz. 0 535 494 09 19 / ratiu@bilgi.edu.tr

* Yurtdışı eğitim fuarı
04-08 Kasım 2006 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleşecek olan 17. Akare Yurtdışı Eğitim Fuarları, yurtdışında eğitim almayı düşünenleri, dünyanın her yerinden gelen okullarının temsilcileriyle buluşturuyor.
Lisans ve yüksek lisans programları, dil kursları, diploma programları, MBA, TOEFL, IELTS, GRE, yaz okulları, staj programları gibi eğitimle ilgili birçok konu hakkında bilgi alabileceksiniz.
Ayrıca burslar, indirimler ve sürpriz hediyeler varmış. Bu “gel-gel”lerden yararlanmak için online davetiye almanız gerekiyor. 04-05 Kasım’da İstanbul Ceylan Intercontinental, 07 Kasım’da Ankara Sheraton, 08 Kasım’da İzmir Hilton’da olacak fuara giriş ücretsiz.
Katılımcı okul listesi, ücretsiz yurtdışı seminerler, online davetiye için akare.com.tr adresini ziyaret edin. 0 212 325 00 65

* Nuray İlbars ablamızdan öğrendim, yazımın altında gördüğünüz “Yazarın arşivi” bölümü en fazla 10 yazı kapasiteliymiş. Ondan sonra sistem, –sanırım- yazıları en alttan eksilterek sayfadaki arşivden çıkarıyormuş. Yazılarımı dağıtacaklara, kopyalayıp altına kendi adını yazacaklara, başka başka cinlikler, sahtecilikler yapacaklara duyurulur. Elinizi çabuk tutun…

* Forum bölümüne yazanların dikkatine!
Düşünceleriniz, yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Düşüncelerini, sorularını e-maille iletenlere cevap yazabiliyorum, ancak forum alanına yazanların büyük bölümünü tanımadığım için “iletişemiyoruz”. Forum alanından cevap bekleyenler, bir zahmet e-mail adreslerini ekleyiversinler.

* Yazılarımı takip ettiğini söyleyen, Sevgili “o benim” lakaplı arkadaş, takip mesafeni kısalt.


SOSYAL SORUMLULUK

* ICE’ye önem verelim!
Başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede yeni bir uygulama yayılıyor. Adı ICE yani In Case of Emergency ve yani acil durumda. Kaza, hastalık gibi acil durumlarda, genellikle kime haber verilmesi gerektiğine zor karar verilir. Artık herkesin cep telefonu olduğuna göre, ICE bu tip zor durumlarda büyük bir kolaylık sağlıyor. Acil durumlarda aranması gereken kişilerin telefonlarını ICE adı altında kayıt ediyorsunuz mobil telefonunuza. Yabancı bir ülkede bile olsanız, sizi bulanlar öncelikle bu numarayı arıyor. Birden çok kişiyi kaydetmek istediğinizde, ICE1, ICE2 olarak kaydedebilirsiniz.


TDK Dersleri

* Türkçe Sözlük’ten
Kamber (isim, eskimiş Arapça Kanber): Sadık köle.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller → Kambersiz düğün olmaz: Her toplantıda veya her işin içinde bulunmak merakında olanlar için yarı sitem, yarı şaka olarak söylenen bir söz.

* Yabancı Kelimelere Karşılıklar
Side effect: İngilizce side (yan, taraf) ve effect (etki, sonuç) sözlerinden oluşan bu birleşik yapı, ilaçların istenmeyen etkilerini anlatmak için tıp alanında kullanılmaktadır. Doktorlarımızca bu söz için güzel bir karşılık bulunmuştur: yan etki. Bu karşılık Kurumumuzca da uygun görülmektedir.

20 Ekim 2006

Hiç yorum yok: