23 Aralık 2009 Çarşamba

60- "Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi"

RTE, Türk Dili Kurultayı'nda bir şiir okuyor, bir "kıta" insan da onu alkışlıyor.
Fakat okuduğu şiirin şairini karıştırıyor: Fazıl Hüsnü Dağlarca'yla, Faruk Nafiz Çamlıbel'i karıştırıyor.
Çok yeni vefat eden, şiirimizin dağı Fazıl Hüsnü'nün bir şiirini okuduğunu sanarken, Faruk Nafiz'den bir şiir okuyor.
Milliyet yazarı Meral Tamer, "bu birinci sayfa haberi" diyor, ayrıca RTE'nin "hafızası yanılmamış çünkü şiiri ezberinden değil, önündeki prompter'dan okuyormuş".
İşin ilginç tarafının altını Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök çizmiş:
"Şiiri okuduktan sonra salonda büyük bir alkış kopuyor ve şairlerin karıştırıldığına dair hiçbir uyarı gelmiyor.
(...)
Acaba Türk Dili Kurultayı'na katılanlar da mı bu yanlışlığın farkında değildi?
Veya salondakiler, Türk Dili Kurultayı ile ilgisi olmayan, bindirilmiş alkış kıtaları mıydı?"
Tabii söz konusu gazete haberlerinde RTE'nin durumu kadar, ya korkusundan ya bilgi eksikliğinden suskun izleyicinin durumunu aktarmak daha da eğlenceli olabilirdi...
Doğan Hızlan ise "Bu bir bellek yanılgısıdır, başbakana şiir okumaya devam etmesini tavsiye ediyorum" dedi.
Tabii devam etmeli ki çevresindekileri aydınlatabilsin.
Şiirin az okunduğunu, yeterince anlaşılmadığı gayet iyi biliyorum.
Bir gün köşe yazısı niyetine, sevdiğim şiirlerden/şairlerden dizeler koyduğumda bunu apaçık gördüm.
O yazı diğer köşe yazılarımın 3 günde ulaştığı okunma sayısına, 2 haftada ulaşamadı.
Yine de inatla arşivde tutuyorum, birisi daha ulaşır, belki okumak ister, o gizemli kelimelerin arasında gezinir diye.
O şiirin bir kelimesi birisinin bir yerine dokunur belki diye...
Hata yapılmış olabilir, hem de Türk Dili Kurultayı'nda...
Ama bu hata RTE'den çok, teknik ekibe, belagat ekibine, alkışlayan izleyicilere aittir.


Okunmuyor şiir...
Yine de inatla devam ediyorum.



Dosdoğru
Iki kişi birbirini aldatır
Köy olur oraları
Uluslar yalan söyler birbirine
Ülkelerde dolar yeryüzümüz


Hasret
Sevgimi unutmak için seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden döner geriye:
Okurum düşüne düşüne okuduğun şiirleri,
Senin düşüncen geçerken üzerlerinde bir sıcaklık kalmıştır
diye


Ölü
Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.

Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.

Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...

Yalnızlığım
Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım

Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.

Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl... yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı;
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim

Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak,yalnızlığım.

Akdeniz Acılıydı XI
Denizin sakladığı bir şey var
Sevmek der kimi,
Kimi unutulmak.

Peki neden üşütür hep
Bu ağustos gecesinde
Karanlığın büyüklüğü?

Beni düşünme, dedindi ayrılırken
Düşünmüyorum ki
Düşüncem sende kalmış.


Dört Yapraklı Yonca

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Oynamamız bundandır.
Kara toprakla binlerce yıl.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Bundandır sevmemiz
kiraz ağaçlarını.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse.
Kardeşliğimiz bundandır
Mavi sularla binlerce yıl.

Çıkamaz çocukluğundan dışarı
Kimse
Bundandır inanmamamız
Kocaman bombalara.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

24 EKİM 2008

Hiç yorum yok: