18 Ağustos 2008 Pazartesi

56- Sevgilim değil, kedim

Biliyorum, çok zaman geçti, sadece bana değil, site yöneticisine de mailler attınız, hepsinden haberdarım.
Söyleyecek fazla bir şeyim yoktu.
Susmayı tercih etmem o yüzden.
"Ergenekon'a gittim, gelicem" başlıklı bir yazı yazmıştım, yayınlanmadan veto yedi. Çok sertmiş, çok tehlikeliymiş böyle kayalıklarda gezinmek.
Sustum.
Şimdi içime dönüyorum yavaş yavaş.
Sessizlik beni sakinleştiriyor.
Hayatın karşıma çıkardığı sürprizlerin keyfine varıyorum, iyinin de, kötünün de.
Her tesadüf, kadere inandırıyor daha fazla.
Her gerçekleşen program, tesadüfe.
Ve her şey sevgiye...

" Kız 'Acaba...' dedikten sonra utanarak çevresine baktı. Yönetmen başıyla devam etmesini onaylayınca da '... (ölmüş olan) annem iyi mi acaba?' dedi.
- Annen yanı başında. Dün, sen evden çıkarken, çantanı unutmanı sağladı. Çantanı almak için geri döndüğünde anahtarın içerde kaldığını, eve giremeyeceğini fark ettin. Çilingir bulana kadar bir saat geçti, oysa o arada randevuna yetişip seni bekleyen adamla görüşebilir, istediğin işi elde edebilirdin. Ama o sabah her şey planladığın gibi gitseydi, altı ay içinde bir araba kazasında ölecektin. Çantanı evde unutman hayatını değiştirdi.
Kız ağlamaya başlamıştı.

'Başka soru sormak isteyen var mı?'
Bu kez elini kaldıran yönetmendi.
'O adam beni seviyor mu?'
Demek doğruydu. Kızın annesiyle ilgili hikaye odadakileri allak bullak etmişti.
- Yanlış soru soruyorsun. Bilmen gereken, ona ihtiyacı olan sevgiyi verecek durumda olup olmadığın. Bir şey olsun ya da olmasın, önemli değil. Sevebildiğini bilmen yeterli. O olmazsa başkası olur. Bir pınar bulmuşsun, bırak aksın, dünyanı doldursun. Bir şey yapacağın zaman emin olmak için bekleme. Bir şey verirsen alırsın, ama bazen hiç beklemediğin yerden." (1)

Şimdi içime dönüyorum yavaş yavaş.
Sessizlik beni sakinleştiriyor.
Hayatın karşıma çıkardığı sürprizlerin keyfine varıyorum, iyinin de, kötünün de.
Her tesadüf, kadere inandırıyor daha fazla.
Her gerçekleşen program, tesadüfe.
Ve her şey sevgiye...


ORTADAN ORTAYA KARIŞIK

* Pelin Batu ne demiş,ne anlamış muhabir arkadaş!
09 Ağustos Cumartesi günü Kelebek ekinde Pelin Batu röportajı yayınlandı. Sorulardan birisi ve muhabir arkadaşın anlayış yelpazesi. Ben yorumlayayım, siz puanlayın.
- Bir röportajında “Edebiyatta kendinizle özdeşleştirdiğiniz biri var mı sorusuna?” sorusuna, “19. yüzyılın aydınlanma dönemi kafa yapısı bana huzur veriyor diyebilirim” diye absürd bir yanıt vermişisin.
- Siz daha iyi bilirsiniz. Söyledikleriniz sayfaya yansıdığında abuk sabuk şeyler çıkabiliyor. Bu arada dönemi de 19.yüzyıl değil, 17. yüzyıl…
Kelebek’in künyesinde editör olarak görünen muhabir arkadaş Mevlüt Tezel, nasıl bir cüretle, anlamadığı bir şeye “absürd” diyebiliyor merak ediyorum. Ayrıca eğitimi nedir, ne okumuş, nelere kafa yormuştur, bunları da merak ediyorum. Pelin Batu’nun gayet açık verilen cevabını ve “Siz daha iyi bilirsiniz” diyerek çizgiyi çeken, dalgasını geçen ve umursamayan hattını anlamayan zihniyetin özgeçmişini görmek isterim.
Bekliyorum! :)

* Kedisi-köpeği olup, arabası olmayanlara SÜPER hizmet!
Anadolu ve Avrupa yakasında iki şirket pet taksi hizmeti veriyor, yani arabanız yoksa kedinizi-köpeğinizi veterinere götürmek için taksilere yalvarmanıza, kocaman kocaman örtüler taşımanıza gerek kalmıyor.
Anadolu Yakası’nda hizmet veren Pet Express’i (petexpress.com) yarım saat öncesinden aramanız yeterli, 24 saat çalışıyor,gece tarifesi uygulamıyor, fiyatlar taksiden pek farklı değil. Üstelik Pet Express kazancının %20’sini sokak hayvanlarına harcıyor.
Avrupa Yakası’nda hizmet veren Pet Taksi (444 7 724- hizmet7x24.com) de 24 saat çalışıyor, fiyatları biraz pahalı, açılış 5 YTL, her kilometre 2 YTL, yarım saate kadar beklemek 10 YTL.
İki firmada da tek kullanımlık hijyenik örtüler ve eğitimli personel var, isterseniz 4 ayaklı dostunuzu tek başına taksiye emanet edebiliyorsunuz.

* Sevgilim değil, kedim!
Yeni kurallardan dolayı kedi kızlarım bugünlerde, kendi yataklarında uyumayı öğreniyorlar. Okuduğum yeni bir araştırmanın sonucu acaba onları geri alsam mı dedirtti :).
Psikolog Dr. David Lewis, bir evcil hayvan maması şirketi için (adını vermiyorum, ülkemizde satılmıyor, gereksiz reklâm olmasın) yaptığı araştırmanın sonucunu şöyle özetlemiş: “Kediler kadınların kalbini çalma konusunda pastanın kremasını yiyorlar. Partnerler ikinci plana atılıyor.”
Heyecanlanma ve arzu temelli test kapsamında, katılımcı kadınların kalp atışları sayılmış. Kadınlara önce kedilerinin, sonra sevgililerinin veya eşlerinin fotoğrafları gösterilmiş. Partnerlerinin fotoğraflarını gören kadınların kalp atışlarındaki hızlanma oranı % 57, kedilerinin fotoğrafını görenlerde ise…
Sıkı durun… :) Yüzde 71!
Başka bir kedinin fotoğrafı gösterildiğinde ise herhangi bir değişiklik olmamış. Eminim ki, kendi partnerleri dışında başka bir erkeğin fotoğrafında da % 57’e yakın heyecanlanacaklardır.
Şapkayı öne alıp düşünmeli erkekler… Nedendir, niçindir…


* Forum yazarlarına NOTLAR
- Sevgili Scorpion40, keşke görebilsek karşımızdakinin bakışlarını. Ama dışardan bir göz gibi izleyebilsek, bize baktığında nerelerde göz kırptığını, nerelerde gözlerinin dolduğunu, içinin yumuşadığını, nasıl kalbinin gözlerinden fışkırdığını…
Ne güzel bir saptama yapmışsınız, her organ, insan anatomisinin her bölümü deforme olur ama bakışlar hep aynı kalır derken…
Nazik yorumunuz için çok teşekkür ederim.

- Sevgili Hülya, gazeteci.tv yazılarıma ayseselcen.blogspot.com adresinden ulaşabilirsiniz. Cosmopolitan’daki köşe yazılarımı sadece dergide okuyabiliyorsunuz, internet sayfasından sadece duyurular yapılıyor. Onun dışında yazdığım tüm internet dergileri, gazetelerini ancak kendi adreslerinden, röportaj yaptığım ve/veya köşe yazdığım diğer dergi ve ekleri ise ancak satın alarak takip edebilirsiniz.
Vaktiniz için teşekkür ederim.

- Sevgili Jimmy, benden bahsederken, “it” demişsiniz, hani şu İngilizce cansızlar için kullanılan kişi zamiri. Stop everbody it is mine demişsiniz. Hata etmişsiniz. Hem “it” diyerek, hem de kendinizce sahiplenerek. Oysa Samir ne güzel de anlamış ve aslında size de cevap vermiş: “O kendisine vurgun sadece”…

- Tüm diğer herkese…
Uzundur biriktirmiştim, şimdi toptan söylüyorum, teşekkürler. Vaktiniz için, sabrınız için…


İzler
1- Paulo Coelho, Portobello Cadısı kitabı.

Hiç yorum yok: